Sunday, May 14, 2006

Türkiye’de Kredi Kartı Kullanımı

Şu chip & PIN uygulaması çıktığından beri yazıcaktım, hep erteledim durdum, dün yaşadıklarımdan sonra artık bu konuda da yazmam gerektiğini düşünüyorum. Bugün sırasıyla kredi kartına taksit, puan uygulaması ve en son olarak da chip & PIN uygulaması hakkında yazacağım. Yazıcaklarımın herkeze faydalı olacağını düşünüyorum.

Kredi Kartına Taksit

Biliyorsunuz bugün Anneler Günü, dolayısıyla hemen hemen her büyük markada TV reklamlarıyla duyurulan indirim ve/veya taksit kampanyaları var. Örneğin X firması anneler gününe özel vade farksız 7 taksit kampanyasının reklamını yapıyor. Bizde uzun zamandır düşündüğümüz bir şeyi almak için girdik bir X mağazasına.

Fiyatı sorduk sonra tek ödemede indirim yaparmısınız dedik, “yok ister peşin ister taksitle aynı fiyat” dendi. Peki dedim taksitli alsam kaç taksit olucak, şimdi sıkı durun, hiç düşünmeden satıcının cevabı “19 taksit yapayım”.

Nasıl yani?

Şimdi X firması reklamlarda vadesiz 7 taksit diyor, onların yetkili satıcısı vadesiz 19 taksit yaparım diyor. Türkiye’nın ekonomik şartları göz önüne alınırsa;

- Hangi satıcı nerdeyse iki seneye yayılan ödemeleri, üstelik vade farksız kabul eder?

- Niçin günlük hayatta hep böyle satıcılarla karşılaşıyoruz?

- İster peşin, ister 19 ay taksitle aynı fiyat nasıl oluyor?

Durum gösteriyorki burda biz tüketicilerin bilmediği başka hesaplar var. Elimden geldiğince ve araştırabildiğim kadarıyla açıklıyayım.

Her şeyden önce satıcı, kaç taksitle sattığı farketmez, isterse bankaya küçük bir komisyon ödiyerek parasını ertesi gün bankadan çekebilir, yada yaptığı taksit süresi kadar bekleyip komisyon ödemeden çekebilir. Biz tüketiciler aslında bankalara borçlanıyoruz taksitli ödeme yaparken.

Peki bankalar, bırakın 19 ayı bir ay için bile faizsiz para kullandırırmı?

İşin aslı şudur;

Satıcı firmlarla bankalar arasında imzalanan kredi kartı kullanım sözleşmesinde kullanım komisyonuna ek olarak (yaklaşık olarak %2) birde erken ödeme komisyon oranları diye bir madde vardır. Satıcı diyelimki 12 taksit yaptı ama parasını hemen çekmek istiyor, o zaman bankada 12 aya tekabül eden komisyon miktarını satış miktarından düşer ve kalanını satıcıya öder. Buna karşılık satıcı hiç taksit yapmasaydı, sadece bir ay bekleyip hiç komisyon ödemeden parasını bankadan çekebilirdi.

Görüldüğü gibi aslında satıcı için peşin yada taksitli seçenekleri aynı şey değildir. Taksitli satıp bankadan peşin çekmek istemek demek, bankadan kredi kullanmak ile eşdeğerlidir, dolayısıyla erken ödeme komisyonuda bir çeşit vade farkı/faiz demektir.

Satıcıların bu faizi kendi ceplerinden ödediklerini düşünmek çok büyük bir saflık olur sanırım. Bu faiz satış fiyatlarına önceden eklenmektedir ve peşin yada taksitli aynı fiyat denerek de, peşin ödeme yapmak istiyenler mağdur edilmektedirler, zorla faiz ödemeye zorlanmaktadırlar.

Elbette tüketiciler arasında taksitli alımı tercih edenler olacaktır, ama peşin ödeme yapmak istiyenlere vade farkı düşülmeden satış yapılması kabul edilemez olmalıdır.

Satıcıların büyük çoğunluğunun paralarını bankadan erken çekmek istiyeceklerini düşünürsek, taksitli satıştan doğan komisyon/faiz bankalar için çok tatlı bir paradır.

Bana göre son zamanlarda yabancı bankaların Türk bankalarına olan müthiş ilgiside bu sebeptendir. Geçenlerde bir kısmı satılan bir Türk bankasını yeni yabancı ortağının CEO su şöyle diyor, “Kredi kartı kullanımı konusunda Türk meslektaşlarımızdan öğrenicek çok şeyimiz var”. Öğrenmek istedikleri aslında kredi kartlarından nasıl Türk bankalarının bu kadar para kazanabildikleridir. Benim bildiğim kadarıyla dünyanın hiç bir ülkesinde bu tür kontrolsüz bir taksit sistemi mevcut değildir. En azından Amerika’da olmadığını kesin olarak biliyorum.

Bir tüketici, bireysel olarak, kredi kartı borcunu taksitlendirmek isterse, zaten bunu sadece aylık asgari tutarı ödiyerek yapabilir, bu durumda kredi kartı sözleşmesindeki faiz oranı üzerinden bankaya borçlanmış olur. Zaten böyle bir imkan varken, piyasada bir de satış sırasında tüketicilerin taksite zorlanmasının sebebi olsa olsa bu tatlı kazançdır.

Puan Toplama

Nasıl da seviniyoruz değilmi puan kazandığımızı öğrenince. Topladığımızın puanların az da olsa bir para karşılığı olduğunu düşünürsek, bu paranın bize satıcı yada banka tarafından hediye edildiğini düşünmek yine büyük bir saflık olur.

Bankalar bizlere verdikleri puanların maddi olarak karşılıklarını satıcı firmalardan “puan katkı payı” komisyonu altında tahsil etmektedirler. Tüketicilerle 10 YTL lik bir indirim için bile dakikalarca pazarlık yapanların bu parayı ceplerinden ödiyeceklerini hiç tahmin etmiyorum doğrusu. Dolayısıyla verilen puanların para karşılıklarıda satış fiyatlarına ekleniyor diye düşünüyorum.

Sonuçta bize sanki geri dönüyormuş gibi düşündüğümüz para-puanlar aslında bizim cebimizden çıkıp satıcı ve daha sonra banka üzerinden geçtikten sonra bize geri dönmektedir.

Tabii bu en iyi ihtimal. İşin birde üçkağıt kısmı var, oda şudur.

Bildiğiniz gibi alış veriş yaptığımız hemen hemen tüm yerlerde, tüm bankaların kendi özel POS makinaları vardır. Eğer uyarmazsanız çoğu zaman, satıcılar bir bankaya ait olan kredi kartını o bankanın POS makinasından değilde başka bir bankanın POS makinasından geçirirler. Bu durumda ya hiç puan toplıyamayız yada normalden daha az toplamış oluruz. Böylece fiyatlara peşin olarak yansıtılan puan değerleri, eksik puan toplamış olduğumuzdan dolayı biz tüketicilere tam olarak geri dönmez ve satıcılara kalır.

Gördüğünüz gibi yine iş biz tüketicilere düşüyor, dikkatlı olup en azından böyle basit gibi görünen bir üçkağıta düşmememiz lazım.

Chip & PIN Uygulaması

Buda bizim bankacıların ve Bankalar Birliğinin kredi kartları kullanımındaki yolsuzluğu tamamen tüketiclere yıkma konusundaki son atakları.

Bu uygulama ilk konuşulduğunda “Tüm dünyada kullanılan en güvenli sistem deniyordu”, halbuki VISA’nın üst düzey yetkililerinden birinin açıklamasına göre bu sistem şu anda pilot bölge olarak sadece Fransa ve İngiltere de kullanılıyor.

Kredi kartı kullanımının en yüksek olduğu Amerika da ise bırakın böyle saçma sapan bir uygulamayı, kartlara manyetik chipler takılarak, POS makinası olmaksızın kartı bir sensoro uzaktan sallıyarak alışverişinizi sonlandırıyorsunuz. Kartinizi satıcıya vermeniz yada imza atmanız gerekmiyor. Kolay ve hızlı, kredi kartında olması gerektiği gibi. Eğer bankalar çok fazla güvenlik sorunu yaşıyorlarsa, o zaman tüketicilere ATM kartlarını alışverişte kullanmalarını telkin etsinler de görelim. Tabii o zaman o yukarıda bahsettiğim tatlı karları unutmaları gerekicek.

Kaldıki BBC’nin 6 Mayıs tarihli haberine göre güya bu çok güvenli sistem 1 Milyon Euro dolandırılmış İngiltere de. Haberin orjinaline aşsağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.barbarossarici.com/blog/chipandpinBBC.pdf

Gördüğünüz gibi Türkiye yine apar topar, ne olduğu bilinmeyen ve yeterince test edilmemiş üstelik birde kredi kartı kullanımını zorlaştıran bir sistemin içine itilmiştir.

Ne demek lazım bilmiyorum. Bankacılık sektörü içerisindeki çoğu insanın dünya piyasalarını takip ettiğini hatta bazılarının yurt dışında yaşayıp bizzat ordaki sistemler içerisinde yaşadıklarını düşünürsek, yapılanlarda art niyet olmadığını söylemek güç, yada en iyi ihtimalle basiretleri tutulmuş olsa gerek.

Sonuç olarak;

Şu anda var olan sistem bilinçli tüketicileri mağdur etmekte, kredi kartı kullanımını zorlaştırmakta ve bankaların dünyanın hiç bir ülkesinde olmadığı şekilde kar elde etmelerine buda tüketici fiyatlarının gereksiz yere şişmesine yol açmaktadır.

En kötüsüde kredi kartı yolsuzluğunda tüm sorumluluğu tüketicinin üzerine yıkmaktadır.

Yanlış anlaşılmasın, bankalar elbette kar etmelidirler ancak bu müşterileri istismar etmeye varmamalıdır, şimdi olduğu gibi.

Barbaros, 14 Mayıs 2006